2009 Mezuniyet Konuşmacısı-Cem Akatay
Sevgili 2009 Mezunları,
2009 mezunları olarak 4-5 senemizi içinde bulunduğumuz, sınırları belirli bu kampüste geçirdik. Birbirimizle arkadaş olduk, sırdaş olduk; yeri geldi küstük, yeri geldi barıştık. Herşeyden evvel, biz herşeyimizi paylaştık. Kampüs sınırları dahilinde paylaştığımız bir diğer en değerli anımız olacak diplomamızı alacağımız bu özel gecede; velilerin tebessümle dinlediği, hocalarımızı ve idari yöneticileri düşündürecek, içinde biz'i barındıran bir konuşma yapmak istiyorum. Amacım bu konuşmanın yıllardır süre gelen salt bir teşekkür ve anıların tekrarı konuşması olmasından ziyade, bizi dinleyenlere 2009 mezunları olarak vermek isteyeceğimiz mesajları da içermesi. Son bir kaç sene içinde üniversitedeki değişimi hepimiz gözlemliyoruz. Mezuniyet gecesi, tüm yönetim kadrosunun ve öğretim görevlilerinin hazır bulunduğu bir törende 2009 dönemi olarak üniversitede bulunmasının önemine inandığımız bazı değerlerin dile getirilmesinin, bizden sonraki dönemler adına yararı olacağı kanaatindeyim. Bu değerleri sizlerden gelen mesajlara göre oluşturacağım ve o gece sözcünüz olarak bunları dile getirmek benim için çok değerli bir vazife olacaktır.
2 ağabeyi bu okuldan mezun olmuş ve kurulduğu sene 1999'dan beri okula gelerek üniversitenin zamanın içinde yavaş yavaş nasıl değiştiğini gözlemleme şansına sahip biri olarak üniversitemizi her zaman için başından beri takip ettiği olumlu çizgide görmek isterim. Bunca yıldır bu çizgiyi gözeten sevgili rektörümüz Tosun Hoca'nın rektör olarak katılacağı bu son mezuniyet töreninde, kendi görev döneminde yapılanların bize kattıklarını anlatıp ve 2009 mezunları olarak, 2009'a kadar mezun olmuş tüm dönemler adına ona teşekkürlerimizi sunmanın, kendisine çok güzel bir jest olacağını düşünüyorum.
Buna ek olarak, Sabancı Üniversitesi'ni hepimiz için özel kılan "özgürlükler üniversitesi" olmasını vurgulayacağım. Özgür Düşünce, ve Sabancı'yı farklı kılan diğer değerlerden bahsettikten sonra; bu değerlerin biz 2009 mezunlarına kattığı somut örneklerden bahsetmek yerinde olacaktır. Bununla ilgili news'lere atacağım duyuru ile dönemimizden herhangi bir dalda, yarışmada ödül almış veya dünyanın sayılı üniversitelerine kabul alıp, önemli organizasyonlara imza atmış, vb. bir şekilde başarılı olmuş arkadaşlarımızın bu bilgilerini konuşmaya eklenmek üzere benimle paylaşmalarını rica edeceğim.
Bu konuşmayı daha da "bize ait" kılmak ve dinleyicileri de biraz daha neşelendirmek için, sanayi sitesinin ortasında çölde bir vaha misali açan şu üniversitemizin bize kattığı has davranış biçimlerini komik bir üslüp ile anlatmayı hedefliyorum. Bununla ilgili, fikir toplamak için news'lerden gene yardımınızı isteyebilirim.
Konuşmamı bizlere katkısı olan başta ailemiz olmak üzere, tüm Sabancı Üniversitesi çalışanlarına, Üniversite'nin kurluşunda ve işleyişinde emeği geçen bize karşılıksız destek olan herkese teşekkür ederek bitireceğim.
Sevgilerle,
M. Cem Akatay
2009 Mezuniyet Konuşmacısı-Canan Dağdeviren
Saygıdeğer hocalarım, sevgili arkadaşlarım ve değerli misafirler;
Sabancı Üniversitesi 2009 yılı Mezuniyet Günü'ne hoş geldiniz.
Hayatta paylaştıkça artan iki önemli şey vardır. Bunlar biri sevgidir, diğeri ise bilgidir. Öncelikle, sevgimi ve bilgimi arttırdığım üniversitemin kurucusu, Sayın merhum Sakıp Sabancı'yı şükranlarımla anıyorum.
Sizlerle, rahmetli dedem Ali Çalışkanoğlu'nun bana anlattığı bir anısını paylaşarak konuşmama başlamak istiyorum. Dedem ve rahmetli Hacı Ömer Sabancı Adana'da iki çalışma arkadaşı iken, işlerine yayan gider gelirlermiş. Çalışma aşkıyla yanıp tutuşan bu yoksul insanların, o zamanlar tek istediği iyi yaşamak ve geride güzel izler bırakabilmekmiş. Hayalleri bugün gerçek olan bu iki özel insanın, ben de bıraktığı izler hayatımı derinden şekillendirmiştir. Dedemin izi olan ben, şu an dedemin arkadaşı olan Hacı Ömer Sabancı' nın izlerini taşıyan üniversitede, bugün kendi izimi bırakmak ve kendi izlerini bırakacak arkadaşlarımı temsil etmek üzere buradayım.
Yaklaşık 24 yıllık hayat süremizin, 18 yılını okumaya, öğrenmeye, öğrendiğini paylaşmaya harcayan kişiler olarak, akademik dünyanın gizemli çekime çoktan girdiğimizi düşünüyorum. Sevgili Atamızın dediği gibi; "Kıvılcım olan sizler, alevler olarak geri dönmelisiniz" düşüncesini bir an bile unutmayarak, geleceğin başarılı bilim insanı adaylarından biri olarak sizlere sesleniyorum.
Bugün mezun olurken; alanlarında en iyiler olan saygıdeğer öğretmenlerimizden bir şeyler öğrenmenin gururunu ve sevincini yaşıyoruz. Hem öğrenci olmanın hem de öğreten insan olmanın keyfine vardığımız bu üniversitenin; imkanlarının ve çok alanlı eğitim esnekliğinin biz öğrencilere büyük bir rahatlık sunduğunu düşünüyorum.
Bizler, Atamızın manevi mirasım diye her zaman her yerde belirttiği, bilimin ve aklın yolunda yürüyoruz. Zamanın süratle işlediği; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışlarının değiştiği bu dünyada, asla değişmeyecek hükümlerin varlığını iddia etmenin, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olduğuna elbette katılıyoruz. Atamızın bıraktığı emanetleri ve gösterdiği yolları benimsemeyerek; akıl ve ilmin rehberliğini kabul ediyoruz.
Mustafa Kemal'in manevi mirasçılarından biri olarak; konuşmamı yine Ulu Önder'in sözleriyle sonlandırmak istiyorum:
" Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz.
Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek?
Yorulmamak olur mu?
Elbette yorulacaksınız!
Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakika da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk; her insan, her mahluk için tabii bir halettir, fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kudret vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlenmeden yürütür."
Yorulmadan yürümek için yola çıkan arkadaşlarımla bir gün bir yerlerde yollarımızın buluşması dileğimle, hoşça kalın.
Yollarımız açık, hayallerimiz umutlu ve gerçekçi, yüreklerimiz sevgi dolu yumuşacık olsun.
Canan Dağdeviren