"Carmen" in feminist kişiliği ve sizin bu yapıtı 100.000 lere izletmiş olmanız çok etkileyici... Bu yıl niye "Saraydan Kız Kaçırma" operasını sahneye koydunuz bu eserin özelliği sizin için nedir?
"Saraydan Kız Kaçırma" operasını bu güne kadar Türkiye'de ve Almanya'da toplam dört kez sahneye koydum. Eserde Türklerle ilgili bir konunun sahneye taşınması, olayların şehrimizde geçmesi, Türk karakterlere yer verilmiş olması ve Selim Paşa ile Osman'ın oyunun ana karakterleri özelliğini taşıması nedeniyle "Saraydan Kız Kaçırma" bütün dünyada Türk operası olarak tanımlanır ve yapıta opera yazımında apayrı, önemli bir yer kazandırmıştır.
Hatırlarsınız 2006 yılında Mozart'ın 250'inci yıldönümünde Topkapı Sarayı'nda İstanbul Müzik Festivali kapsamında "Saraydan Kız Kaçırma"yı sahneye koymuştum. O dönem orkestra şefi ve solistlerin tümü yurtdışından gelmişti. Topkapı Sarayı'nda oynamamız nedeniyle daha klasik bir anlayış çerçevesinde sahnelemiştim yapıtı. Oysa 2004 yılında Almanya'da yaptığım tamamen modern bir rejiydi. Bu yıl da yeniden, bu kez Yıldız Sarayı'nda, o mekanın özelliklerini gözeterek ve değişik bir bakış açısından sahneye koydum operayı.
Yapıtları farklı yorumlamadaki başlıca neden nedir?
21.yüzyıldayız. İçinde yaşadığımız toplum ve dünya çok hızlı bir değişim geçiriyor, bu değişim birey olarak bizlere de oldukça güçlü biçimde yansıyor. Bundan 100 - 200 yıl önce yazılmış, bestelenmiş bir operayı klasik anlayışla sahnelemenin son derece yanlış, gereksiz, operayı "Müzelik Sanat"a dönüştüren bir yaklaşım olduğuna inanıyorum. Bu elbet seyirciye olduğu kadar bana da hiçbir şey katmaz, heyecan vermez. Bu nedenle yapıtları çağımıza uyarlayarak, ya da günümüze göndermeler yaparak yani içeriği güncelleyerek farkındalık yaratma peşindeyim. 30 yıllık deneyimim sonucu "farklı"lıkların sahne sanatları için daima gerekli olduğunu söyleyebilirim.
Bu yıl "Saraydan Kız Kaçırma" yapıtını Yıldız Sarayında sahneye koydunuz. Neden Yıldız Sarayı ve ne amaçla oyun sahnelendi?
Bu yıl, Yıldız Sarayı için özel olarak düşünülmüş ve sahneye konmuş bu prodüksiyonu 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'nün gelecek yazdan itibaren başlatacağı "İstanbul Uluslararası Opera Festivali"nin ön çalışması kapsamında değerlendirmek gerekir. Dolayısı ile oyun 2010 yılının Temmuz ayında Festival programında tekrarlanacaktır. Bu çalışma o eski, klasik, oyuncu ve seyircinin birbirinden uzak durduğu, arada koca bir orkestranın yer aldığı yerleşme düzenini alt üst eden, gerçekten farklı bir reji çalışması oldu. Orta oyunu esprisinde çepeçevre seyircinin kuşattığı bir anlayışla sahnelendi. Bu yeni deneyim ile hem oyuncular hem de seyirci oyunun sonuna kadar yepyeni bir alış - veriş içine girdiler, aralarında çok sıcak, iç içe bir ilişki kuruldu.