Mezunumuz Zeynep Gürsoy ile girişimi “Tara Folks” üzerine...
Söyleşi: Şule Yalçın / Sabancı Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezunlarla İlişkiler Yöneticisi
Sabancı Üniversitesi geleneksel mezunlar buluşmasında mezunlarımızı yeniden kampüste görmek, etkinliği düzenleyenler olarak onlarla birlikte vakit geçirmek, sohbet etmek çok keyifliydi. Zeynep’le de samimi bir sohbetten gazeteSU için söyleşiye dönüşen konuşmalarımızı sizlere aktarmaktan mutluluk duyuyoruz. Endüstri Mühendisliği 2008 Mezunumuz Zeynep Gürsoy ile mezuniyetinin 10. yılında, kendi geliştirdiği “Tara Folks” markasını ve girişimini konuştuk. Keyifli okumalar...
Sabancı’dan mezun olalı 10. sene olmuş... Şu anda, mezun olurken hayalini kurduğun hedeflediğin yerde misin Zeynep?
“Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir” sözüne sonsuz katılıyorum. O zamanki hayalim kendi aile süt ve süt ürünleri işimizi devam ettirmekti. Zaten bu yüzden endüstri mühendisliği bölümünü seçmiştim. Şimdi ise bambaşka bir sektörde kendi işimi kurdum ve onu büyütmek, geliştirmek için çalışıyorum. Yine de bir hedef belirleyip, ona ulaşabilmek için bir plan yapıp o doğrultuda adımlar atmanın önemini inkar edemem ama planda değişiklikler karşısında da esnek olunması gerektiğini düşünüyorum. Şuan o zamanki hayalimden bile daha güzel bir yerdeyim.
Girişimini anlatır mısın? Bu sektörde endüstri mühendisliğini kullanabiliyor musun?
2016 senesi sonunda “Tara Folks” adında, ulaşılabilir lüks kategorisinde, kendi çanta/aksesuar markamı kurdum. Tasarımlarını kendim yapıyorum ve yerel üreticiler ile çalışıp ağırlıklı olarak deriden çantalar ürettiriyorum. Şu anda internette online olarak www.tarafolks.com dan ve Maslak 42 içerisinde yer alan Modül İstanbul Designer Lab’de ürünlerimi satıyorum. Hedefim satış noktalarımı arttırarak, yurt dışında da tanınan, sevilen ve aranılan bir marka yaratmak.
Endüstri Mühendisliği çok geniş bir alanı kapsadığı için tabii ki kendi girişimimde de branşımın çok faydasını görüyorum. Yeni bir ürün çıkarmak ve müşteri ile buluşturmak bir çok aşamadan geçiyor: tasarım, prototip ürün, fiyatlandırma, sipariş alma ve sonrasında ürün teslimatı gibi kaba başlıklar halinde sıralıyabilirim. Bu aşamaları en doğru şekilde sıralayabilmek, zamanını iyi ayarlamak, bütçeyi iyi kurmak ve iyi bir strateji oluşturmak analitik olarak kuvvetli bir taraf istiyor.
Peki kendi aile işinden nasıl bir kararla çanta tasarım işine yöneldin? Kurumsal hayatta tecrübe kazanıp daha sonra bu işe başlamayı hiç düşündünmedin mi mesela?
Okuldan sonra kurumsal alanda tecrübe kazansam neler farklı olurdu bilmiyorum ama aile şirketinde beş yıl boyunca satın alma, üretim, finans ve pazarlama departmanlarında farklı görevlerde çalışma imkanı bulduğum için bir resme daha geniş bir açıdan bakmayı öğrendim. Ayrıca babamla birebir çalışabilmek onun tecrübelerinden faydalanmak hayattaki en büyük şanslarımdan biri oldu.
Çocukluğumdan beri, Edirne’de bulunan üretim tesisimizde ineklerden toplanan sütün çeşitli aşamalardan geçerek peynir, tereyağ gibi hayvansal gıdalara dönüşümünü izlemek beni hep çok heyacanlandırıyordu ama ben bu işte kendi yaratıcılığımı bir türlü ortaya dökemiyordum. Bir süre de yurtdışında yaşamak istiyordum. İlk önce MBA üzerine yüksek lisans başvuruları yaptım ve Avrupa’dan IESE gibi iyi business okullarından kabullerim geldi. Ama aslında yine analitik ağırlıklı bir eğitim almak istemediğimi farkettim. Her zaman çizim yapmaya meraklıydım ve bu yeteneğimi geliştirmek için kurslara gidiyordum. Elimde hali hazırda iyi bir portfolyöm vardı ve şansımı denemek için Londra’daki her zaman hayranlık duyduğum Central Saint Martins Sanat ve Moda okuluna başvurdum. Kabulüm gelince hiç düşünmeden hazırlıklarımı tamamlayıp Londra’ya yerleştim.
Central Saint Martins’de okuduğun bölümü anlatır mısın? Sana neler kattı? Sabancı’daki eğitiminle nasıl harmanladın?
Bölümün adı MA Applied Imagination in Creative Industries. Hayal gücünün yaratıcı endüstrilere uygulanması tam Zeynep’lik diye düşündüm çünkü bölüm senin hayattaki amacının ne olduğunu keşfetmeni sağlıyor ve ona ulaşman için atman gereken adımların pratiğini yaptırıyor.
Mühendisten, avukata, grafik tasarımcısından, sosyoloğa farklı alanlarda uzmanlaşmış, dünyanın her yerinden farklı kültürlerden gelen bireyleri bir araya getirip global ya da lokal sorunlara yaratıcı çözümler bulunması için projelerin geliştirildiği bir bölüm.
Ben bu bölümde hayatta beni en çok mutlu eden şeyin, kendim başta olmak üzere kadınların maddi manevi güçlenmesine katkıda bulunmak olduğunu farkettim. Onlara da en kolay yanlarından ayırmayacakları çantalar tasarlayarak ulaşabileceğimi düşündüm. Ayrıca kaliteli ürün, özgün tasarım ve uygun fiyat üçlemesinde bir eksiklik gördüm. Çanta tasarım konusunda da eğitimimi tamamladıktan sonra öğrendiklerimi uygulamak için İstanbul’a geri döndüm.
Sabancı’da öğrendiğim en önemli şey, aradığım bilgiye ulaşabilmek için nereye bakacağımı bulmak , araştırma yapmayı öğrenmek oldu. İki sene önce çanta endüstri hakkında hiçbir fikrim yokken şimdi İstanbul’daki hemen hemen her çanta üreticisini, aksesuarcıyı tanıyorum, bir çanta üretmek için hangi adımlardan geçiliyor biliyorum. Şuanda da yine çok şanslıyım ki, zanaatkar bir babadan oğula geçen, avrupa standartlarında işçiliği çok özenli bir atölyede tasarımlarımı hayata geçiriyorum.
CSM’de de konfor alanımın dışına çıkmayı öğrendim. Yeni bir şehirde yaşamak, yeni insanlarla tanışmak, farklı bir dil konuşmak da bunu destekledi. Üşenmemek, ertelememek, soru sormaya çekinmemek, yeni bir girişim kurarken çok önemli. Ayrıca farklı vizyonlarla beslenince senin de sınırların genişliyor, alışık olmadık bir şekilde düşünüp, hayat boyunca etrafına koyduğun noktaları birleştirdiğinde, ortaya rahatça farkı özgün tasarımlar çıkarabiliyorsun.
Tasarım konusunda kendini yeterli görüyor musun? Geliştirmek için neler yapıyorsun?
Herşeyde olduğu gibi pratik yaptıkça insan işinde uzmanlaşıyor ve kendine güveni de artıyor. İlk önceleri tasarımlarım konusunda başkalarının düşüncesine çok önem veriyordum. Beğenmedikleri ne varsa hemen değiştirmek istiyordum. Çantalarım tanımadığım insanlara satıldıkça ve onlardan güzel sözler, övgüler duydukça, tasarımlarım arkasında daha çok durmaya başladım. Tabiki müşteri kitlemi can kulağı ile dinliyorum ama işimin özünü bozmuyorum. Tasarlarımın da her yeni koleksiyonum da daha da geliştiğine inanıyorum. Yeni bir üretici, yeni bir malzeme keşfediyorum ve hemen onunla yeni prototip denemesine başlıyorum.
Zaten yakın zamanda bir yarışmadan da uluslararası düzeyde bir ödülün var. Bunu biraz anlatır mısın?
Geçen sene Çalık Denim firması’nın 30. yıllarını kutlamak adına düzenledikleri bir yarışmaya katıldım. Onlar için tasarladığım ve ürettirdiğim denim/deri karışımı çanta tasarımı uluslar arası 30 tasarımcının yarattığı eserlerden biri oldu ve İstanbul, Amsterdam ve Los Angeles’da sergilendi. Firmanın 30. Yıl kitapçığında da röportajım ile birlikte yer aldı. Benim için çok gurur verici ve güçlendirici bir deneyimdi.
Kadınların güçlenmesini Tara Folks markan ile nasıl sağlıyorsun? Sağlamayı düşünüyorsun? Sabancı’da yaptığın CIP projelerinin buna bir katkısı oldu mu?
Bence üniversitemizin en faydalı yönlerinden biri bizi erken yaşta “başkalarına nasıl bir faydam olur diye düşünmeye yöneltmek”ti. Üniversite’deyken iki sene Sultanbeyli’deki çocukların eğitimini destekleyen projelerde supervizörlük yapmıştım. Şimdi de İstanbul’daki kadın kooperatifleri ile iletişim halindeyim ve Tara Folks’un yazlık rayfa çanlatalarını, kot kumaş üzerine işlemelerini kooperatifin çalıştığı yerel ev hanımları örüp, dikiyor. Böylece onlar da hem ev ekonomilerine katkıda bulunuyorlar, hem de iş çıkartmaktan dolayı manevi bir tatmin yaşıyorlar. Biz de marka olarak yerel üreticiyi ve kadınları desteklemiş oluyoruz.
Ekibimiz ben dahil toplam üç kadından oluşuyor. Ben tasarım ve üretime ağırlık verirken, kardeşim Elif Gürsoy PR bölümü ile ilgileniyor. Elif Salihoğlu’da sosyal medyada içerik ve reklam bölümüne bakıyor. Şuanda pazarlama ve satış alanında desteğe ihtiyacımız var. Markamız güzel yerlere geldikçe, doğal olarak biz de güçlenmiş olacağız ve etrafımıza ilham kaynağı olup, kendi hayalini gerçekleştirmek isteyen kadınlara destek olabileceğiz.
Bundan sonraki hedeflerin neler? Bakalım bir 10 yıl sonra hayatında Tara Folks’da neler değişecek?
Çok çalışıyoruz, umarım 10 yıl içinde hedeflediğim satış kanallarında, Tara Folks’un güzel bir satış akışı olacak ve ben tasarım bölümüne daha çok vakit ayırıp, işimi hala severek yapıyor olacağım. Tara Folks’u yurtdışında kendi kategorisinde uluslararası markaların yanında gurur duyulan bir Türk markası olarak hayal ediyorum. Kendimi aldığım eğitimlerimle, kültürümle, bakış açımla bir dünya insanı olarak görüyorum ve markamı da dünya çapında bir marka olması için çok çalışıyorum.
Çok keyifli bir sohpetti çok teşekkür ederim. Son olarak Sabancı mezunlarına söylemek istediğin birşey var mı?
10.yıl buluşmasına kaydımı yaptırırken masadaki öğrencilerden biri sordu “ mezun olmak nasıl birşey?” diye. Sabancı Mezunu olmak çok gurur verici ve iş hayatında sizi bir adım öne çıkaran bir etiket. Okula geri geldiğimde her ne kadar “ahh öğrencilik de ne güzeldi” diye içimden geçirsem de, hayallerimi gerçekleştirdiğim yolda yürümek bana çok keyif veriyor. Sabancı mezunu arkadaşlarımdan da her türlü karşılıklı desteğe açığım. Tara Folks’u takip etmek, ürünlerime bakmak isterseniz @tarafolks instagram hesabından ve www.tarafolks.com websitesinden ulaşabilirsiniz. Şule Hanım, bana bu fırsatı verdiğiniz için size çok çok teşekkür ederim.