Mezunlarla İlişkiler

Sevgi Ceyda Şairoğlu Sezginer

Fakülte: 
Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Mezuniyet Derecesi: 
Lisans
Program: 
Ekonomi
Mezuniyet Yılı: 
2012

Sabancı Üniversitesi Ekonomi 2012 lisans mezunu Sevgi Ceyda Şairoğlu Sezginer’in hem başarılı bir kariyeri hem de oldukça renkli ve eğlenceli bir özel hayatı var. Sabancı Üniversitesi’nden sonra Oxford Üniversitesi’nde Kalkınma Ekonomisi yüksek lisansı bitiren Sevgi, şu anda toplumsal cinsiyet eşitliği alanında faaliyet gösteren bir STK'da Genel Sekreter olarak çalışıyor. Aynı zamanda da Anadolu'daki kadın kooperatiflerini destekleyen bir girişimin kurucusu. Ancak biz onunla iş hayatını değil, her saniyesini dolu dolu geçirdiği "boş" zamanlarını konuştuk. Bisikletten maraton koşuculuğuna, yüzmeden karavana kadar pek çok spora merakı olan mezunumuzun, bir taraftan şehir hayatı yaşayıp diğer taraftan doğayla iç içe olmak ve karavanla seyahat etmek isteyenlere tavsiyeleri de var.

Kendinden kısaca bahsedebilir misin?

2012 yılı Ekonomi Programı mezunuyum. Daha sonra Oxford Üniversitesinde Kalkınma Ekonomisi yüksek lisansı yaptım. 2014 yılında Türkiye’ye dönerek, Ankara’da Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda (TİSK) uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladım. 2016 yılında ise İstanbul’a taşınarak Sabancı Üniversitesi Kariyer ve Staj Ofisi’nde “Yurtdışı Kariyer Sorumlusu” olarak çalıştım. 2018 yılı başından bu yana “YANINDAYIZ Derneği”nde Genel Sekreter olarak görev alıyorum. YANINDAYIZ, erkeklerin aktif katılımıyla toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını amaçlayan Türkiye’deki ilk, dünyadaki sayılı sivil toplum kuruluşlarındandır.

Üniversitede okurken CIP’de (Toplumsal Duyarlılık Projeleri) aktif olarak süpervizör ve danışman süpervizörlük yaptım. STK stajları yaptım  ve özellikle kadınların iş gücüne katılımı (ya da bir başka deyişle kadın işsizliği) konusuna ilgili olduğumdan bu konuda araştırma çalışması yaptım. 

Şimdi, YANINDAYIZ Derneği’ndeki görevimin yanı sıra kurucusu olduğum bir sosyal girişimim var; İyimser Abla. İyimser Abla, Anadolu’daki kadın kooperatiflerinin güçlenmesini amaçlayan ve kadın istihdamını artırmayı hedefleyen, kadın kooperatiflerine ürettikleri ürünler üzerinden değer sağlayan bir sosyal girişim. İyimser Abla, kurumsal şirketleri hedefliyor ve kurumsal hediye seçeneği olarak kadın kooperatifleri ürünlerinden oluşan (tarhana, erişte, reçel, pekmez, meyve kurusu, file çanta, bez çanta, sabun, vs.) paketler sunuyor. Bu sayede İyimser Abla, özel sektörde kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin ve sürdürülebilir hediye kültürünün gelişmesine de destek oluyor. Bu girişimim ile ilgili GazeteSU’da yazı çıkmıştı, linkini paylaşıyorum:

https://gazetesu.sabanciuniv.edu/mezunlardan/kadin-kooperatifleri-ve-kur...

İyimser Abla: https://www.iyimserabla.com/

Son olarak, eşim ile beraber 3 ay önce kurduğumuz ve paylaşımlara başladığımız bir YouTube kanalımız var: Konforsuz Alan :)

Konforsuz Alan: https://bit.ly/2LnIOoc

Doğayla iç içe olmayı, koşmayı ve bisiklete binmeyi çok seviyorsun. Maratonlara katılıyorsun. Bu ilgi ve merak nereden geliyor?

Sabancı Üniversitesi 2. sınıftayken arkadaşım Zeynep ile ilk koşu etkinliğimize katıldık. 7 km İstanbul Maratonu Halk Yürüyüşü idi. Boğaz Köprüsü’nü yürüyerek/koşarak geçebileceğiniz tek gün bu koşunun düzenlendiği gün. Bu motivasyonla katıldık. İkimiz de çok keyif aldık ve bir sonraki sene için tekrar kayıt yaptırdık. Bu sefer 10 km koşusuna kayıt olduk. Daha sonra 15 km, 21 km (yarı-maraton) derken bir baktım koşu hayatımın bir parçası olmuş. Haftada 5 gün koşuyor, bu koşular sayesinde adeta dinleniyordum. Bir dönem Hollanda’da (Erasmus değişim programı), İngiltere’de (yüksek lisans) ve Ankara’da yaşadım. Mekanım, evim değişiyordu ama spor ayakkabılarım ve koşu tutkum değişmiyordu. Yol koşularının yanı sıra patika koşularına da ilgi duymaya başladım. Özellikle Frig Koşusu, Kapadokya Koşusu ve Belgrad ormanı koşularından çok keyif aldım.

2014 yılında Ankara’ya taşındım ve ODTÜ’de bir koşu esnasında eşim Gökhan ile tanıştım. Gökhan bisikletçi. Dağ bisikleti ve yol bisikleti var ve benim koşuya olan tutkumun bir benzeri onda bisiklet için vardı. Gökhan daha sonra bana doğum günü hediyesi bir bisiklet aldı ve koşunun yanı sıra beraber pedallamaya başladık :) Bisiklete onunla beraber, onun sayesinde başladım.

Bir sonraki sene Yarı-Ironman yarışına (1.9 km yüzme, 90 km bisiklet ve 21 km koşu)  takım olarak katıldım. Ben takımın bisikletçisi idim. O yarıştan o kadar çok zevk aldım ki, 2018 yılında tüm yarışı tek başıma tamamlama hedefi koydum kendime. Tabii aslında tüm bunları Gökhan ile birlikte yapıyoruz. Beraber yüzmeye başladık ve Ekim 2019’da Antalya’da Yarı-Ironman yarışını bireysel olarak tamamladık.

Sporun, aktif olmanın bende rahatlatıcı bir etkisi var. Kendime ayırdığım en değerli zaman benim için. Özellikle koşu ve bisiklet yorucu, yüksek nabız gerektiren sporlar. Bu dönemde bu sporları yoga, pilates ve doğa yürüyüşleri ile de dengelemeye çalışıyorum.

Karavanla seyahat etme fikri ilk nereden aklınıza geldi? Kurumsal hayatla karavan hayatını bir arada götürmek zor olmuyor mu?

Karavan fikri bir anda ortaya çıkmadı. Son 8 aydır internette karavan ile ilgili yazılar okuyor, videolar izliyorduk eşim Gökhan ile birlikte. Bir yandan istiyor ama bir yandan da cesaret edemiyorduk. 

Karavan almamızın ortaya çıkışı, İstanbullu olmayan ben ve eşimin İstanbul’a alışma süreci ile ilgili.

Biz 3 sene önce Ankara’dan İstanbul’a taşındık. Ben İzmirliyim, eşim ise Ankaralı. Ve ikimiz de sakinliği seven kişileriz. İstanbul’a taşındıktan sonra sürekli eşimle İstanbul’a nasıl ısınabiliriz, bu şehirde nasıl dinlenebiliriz ve kendimizi dinleyebiliriz diye düşünürken Alemdağ Ormanı’nda bir karavan parkına yolumuz düştü. Orada yeşilliğin içinde yaklaşık 30 karavanı ve karavanda yaşayanları gördük. Doğada olmayı seven insanlar olarak, o an karavan alıp o karavan parkına koymaya karar verdik. Karavanımızla uzun tatillerde geziyoruz. Yıllık izinlerimizi kullanıp gezi rotaları yapıyoruz. Hafta sonları ise karavan parkında, orman kenarında vakit geçiriyoruz.

Kurumsal hayat ile karavan hayatının beraber olmasının hiçbir zorluğu yok. Sadece tatil anlayışımız ve rotalarımız değişti. Ama kesinlikle daha az stresliyiz ve spontane programlara daha fazla açığız.

Karavan hayatının kurumsal hayatı zorlaması, youtube kanalı açtığımızda ve video çekimlerine, editlemelere ve aktif paylaşımlara başladığımızda zaman yönetimi açısından oldu.

Özellikle kurumsal hayatta çalışan çoğu kişi, tatil günlerinde rahatlık ararken, konfor alanından çıkmaya nasıl karar verdin? Kendi konforunu karavanda yaratmak nasıl bir duygu bizimle paylaşır mısın?

Bence kişi kendini ne kadar çok tanırsa tatilini o kadar iyi değerlendirir. Ben boş vakitlerimde yeni tecrübeler edinmeyi seviyorum ve bu yeni öğretiler de beni otomatik olarak konfor alanımdan çıkartıyor. Bir tatil köyüne gitmekten hoşlanıyorsanız tatilde okuduğunuz kitaplar ve yeni tanıştığınız insanlar da sizi çemberinizden çıkartıyor. Eşimle zevklerimizin ortak olması sayesinde genelin yaptığından farklı hobilere ve yeni zevklere daha çok yönelebiliyoruz ancak bu tamamıyla böyle daha çok keyif aldığımız için.

Sosyal medyada "konforsuz alan" adlı hesaplarınızda karavan maceralarınızı paylaşıyorsunuz. Neden konforsuz alan?

Konforsuz Alan adında bir YouTube kanalımız var. Eşim Gökhan ile beraber karar verdik bu hesabı açmaya ve paylaşımlar yapmaya. Karavan maceralarımız başta olmak üzere, spor, gezi deneyimlerimizi paylaşıyoruz.  Karavan alma sürecimizde birçok yeni bilgi edindik ve bunları karavan hayali olanlarla nasıl paylaşabiliriz diye düşündük. O dönemde 2 hesap dışında da kaliteli içerik üreten karavan sahibi yoktu ve eşimle neden biz yapmıyoruz dedik. Bu noktaya geleceğimi biz de tahmin etmiyorduk ama zamanla pozitif yorumlar da arttıkça bu işten çok keyif almaya başladık.

Karavanımız 2.60 cm. 2 kişilik yatağı, çok minik bir tuvaleti, ocağı, küçük su deposu ve mini buzdolabı mevcut. Hafta sonlarımızı orada değerlendirdikçe, o konforsuzlukta sadeliğin verdiği bir konfor olduğunu fark ettik ve Konforsuz Alan adı da o aydınlanmadan çıktı. Her zaman alıştığın düzende değilsin. Evde değilsin ama bir yandan da evindesin ve huzurlusun.

Karavanla seyahat esnasında karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Yeni başlayanlara neler önerirsin?

Karavan sahibi olmanın en güzel yanı tatillerde rotasız olmanın verdiği özgürlük. Geçen sene aylar öncesinden uçak bileti alıp tatil planı yaparken bu sene bayram tatili rotamıza tatile 2 gün kala karar verdik, istediğimiz gün istediğimiz saatte yola çıktık. Tabii bu yolcuklarda yolların bozuk olması sebebiyle arabayla buradan nasıl geçeceğiz veya konakladığımız yerlerde burada kalmak güvenli midir gibi sorular insanın aklına geliyor. İlk yolculuğumuzda Dalyan’da kalmayı planladığımız kamp alanının o sene karavan almadığını ve hava kararmaya başlamışken, Dalyan içinde başka karavan kampı olmadığını öğrenince elimiz ayağımıza dolandı. Neyse ki, bir şekilde Dalyan feribotunu öğrendik ve Köyceğiz tarafına feribotla geçtik. Ama o günkü stresimiz bitmemişti. Feribottan geri geri ineceğimizi öğrenince (çekme karavanımız olduğu için geri manevralar çok zor oluyor), Gökhan başta olmak üzere fazlasıyla stres yaptık. Ama o zor durum sayesinde Gökhan geri manevrayı hızlıca öğrenmiş oldu :)

Yeni başlayanlara öncelikle sabırlı olmalarını tavsiye ederim. Spontane olsunlar, esnek olsunlar ve başta işlerin kolay olmayacağına kendilerini hazırlasınlar. İlk karavan tatilimiz tabii ki çok güzeldi ama bir yandan da zorluydu. Zamanla düzen oturuyor ve zevk alma kısmı artıyor.

Karavanla yolculuk esnasında şu zamana kadar yaşadığın en ilginç deneyim(ler) ne oldu?

Çok fazla anı, hikaye var. Her gittiğimiz destinasyonda bambaşka bir tecrübe yaşıyoruz. Bazen çok güzel bir kamp alanında konaklıyoruz, suyumuzu doldurmakta, elektriğimizi bağlamakta, duş-tuvalet konusunda çok rahat ediyoruz. Bazen ise bu imkanların hiçbirinin olmadığı bir yerde konaklıyoruz. Şu ana kadar en çok keyif aldığım rotamız Çilingöz Göleti idi. Ramazan Bayramı’nın son günü Çilingöz’deydik. Çilingöz Tabiat Parkı’nda karavan ve çadırcılar çok yoğun oluyor. Biz sakinlik istiyorduk. Daha önceden Google haritalardan o bölgenin uydu görüntüsünü incelemiştik ve göleti fark etmiştik. Yolda giderken bu gölet ile ilgili herhangi bir tabela yoktu. Önce karavanı yol kenarına bırakarak yaklaşık 3 km yürüyerek göletin yoluna girdik ve o alanı keşfettik. Karavanımızı nereye koyabiliriz, gölge alan yaratabilir miyiz diye baktık. Ve sonra karavanımıza geri dönerek aşırı engebeli ve dar olan arazi yolundan zar zor geçerek mükemmel bir yere park ettik. O ıssızlıkta kalmak şu ana kadarki en güzel karavan kamp deneyimim oldu.

Karavanla özelikle ziyaret etmek istediğiniz rotalar nereler?

Gökhan ile beraber hayalimiz karavan ile gezerek Fransa’ya kadar gidip Fransa Bisiklet Turu’nun birkaç etabını izleyip yine karavanla gezerek geri dönmek.

Favori birkaç videonun linkini paylaşır mısın?

Gezi videolarımız arasında şu ana kadar en çok izlenen videomuz Trakya gezimizin 1. bölümü; Beğendik Köyü ve Palivor Çiftliği videomuz: https://www.youtube.com/watch?v=74s52QhIt9Q&t=8s 

Benim kişisel olarak en beğendiğim ve çekerken de keyif aldığım video ise: “Karavanda Bir Gün” videomuz: https://www.youtube.com/watch?v=ds4loqaSbHA

Bunlar dışında şu ana kadar en çok izlenen videomuz: “Karavanımızı Kaça Aldık?” videosu: https://www.youtube.com/watch?v=szbJY5oVA5Y