Mezunlarla İlişkiler

Recep Doğan

Fakülte: 
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi
Mezuniyet Derecesi: 
Lisans
Program: 
Mekatronik Mühendisliği
Mezuniyet Yılı: 
2012

‘Gedikli Girişimci’ Recep Doğan geliştirdiği motorları dünya pazarına satıyor

Girişimcilik Ekosisteminde Sabancılılar röportaj serimizde, ‘gedikli girişimci’ olarak tanınan Recep Doğan’ı konuk ediyoruz.

2012 yılında Mekatronik Mühendisliği Programı’ndan mezun olan Recep küçük yaşlarda iş hayatına atılmış. Dedesi 50 yıllık Tahtakale esnafı olan Recep, küçük yaşlardan itibaren dedesinin yurtdışından satın alımları ve yurtdışına satışları ile ilgilenmiş. Küçük yaşlardan itibaren yurtdışındaki müşterilerle iletişim kurmuş, onların ithalatlarına önayak olmuş, müşteri ziyaretleri yapmış.

Röportaj: Mariam Öcal

Üniversite yıllarından itibaren sürekli girişimci olma yolunda çalışmalar yapan Recep, üniversiteye neredeyse hiç gelmediğini ve derslere de çok fazla girmediğini itiraf ediyor.

Recep Rotech Motor’u 2013 yılında kurmuş. Bundan önce 6-7 tane girişimcilik denemesi olmuş. Kendi deyimiyle oralarda yaşadığı başarısızlıklar ona deneyim kazandırmış.

Recep, Tahtakale’den edindiği tecrübe ile ihracat yapmış. “Çünkü yurt dışına gidip kurumsal firmalar veya tüccarlarla iletişim kurup onları ikna edip malzeme satma yeteneğim gelişmişti, yani o alana bir ilgim vardı. En son ciddi denemem, Emre Tekin’le beraber yaptığımız boya satışı olmuştu. Orada çok sayıda Ortadoğu ülkesine, Balkanlar’a, Avrupa’daki ülkelere ürün pazarlaması yapmıştık” diyor.

Üniversiteden mezun olduktan sonra elektrik motoru yapımı üzerine çalışmaya başlamış. 2013 yılında TÜBİTAK ile başlattığı proje kapsamında yapılan çalışmalar sonuç vermiş ve dünyada daha önce hiç yapılmamış bir motor yapısı geliştirilmiş. Patent aldıktan sonra endüstriyel ve kurumsal müşterilerle görüşmeye başlamışlar. Fırın motorları ve endüstriyel buzdolabı motorları üretmek üzere, TÜBİTAK’tan aldıkları destekle birlikte 2013 Şubat Rotech Motor’u kurmuş.

Recep yeni geliştirilen motoru şöyle anlatıyor: “Sabit devirli buzdolabı motorlarında normal Q tipi gölge kutuplu motorlar yüzde 14 verimle çalışıyor. Biz farklı yapılarda deneme-yanılma yöntemiyle bir prototip yaptık. Prototip çalışınca TÜBİTAK’a sunduk ve TÜBİTAK’tan 500 bin liralık bir hibe aldık. Sonra patente başvurduk, patenti aldık. Geliştirdiğimiz motorun verimliliği yüzde 70’lere kadar çıkıyor, yani yüksek enerji verimli bir motor.”

Recep seri üretime başladıktan sonra bir süre tek başına çalışmış. Bu süreçte hem üretim için gerekli makineleri toparlamış, hem de müşteri bulmaya çalışmış. Satış sonrası servislerden oluşan bir müşteri portföyü geliştirmiş.

İşler büyüdükçe birkaç kişiyi istihdam etmeye başlamış. Bir yandan makineleri bir yandan da sistemi kurmaya çalışmış. Motorun kalıp hazırlama aşamasının zorlu geçtiğini söyleyen Recep, motorda mekanik olarak gördüğümüz, ama elektromanyetizma gibi gözle göremediğiniz yapıların da olduğunu ekliyor. “Tasarımları, çizimleri, makine yapımları, makine alım, kalıp yapımları, kalıpların birbirine uyumu, parçaları, bayağı çok sıkıntılı günler-geceler uğraşmalar sonucunda üretim için gerekli tüm makine, kalıp ve aparatları yapıyorsunuz. Kocaman 1 tonluk bir kalıptan söz ediyorum. Kalıbın içindeki yüzlerce birbiri ile uyumlu çalışan ankuşları, çakıları, erkekleri, zımbaları, hata tespiti ve düzeltilmesi beyin ameliyatı yapar gibi geçiyor. Milimetrenin yüzde biri aralığında işlemler uyguluyorsunuz. Kalıbı deniyorsunuz bir yeri olmuyor, söküyorsunuz 100 kilometre ötede bu işin ustasına götürüyorsunuz. Üç gün uğraşıyorsunuz kalıbın başında geceli gündüzlü, tekrar getiriyorsunuz yine olmuyor, altı kez böyle yapıyorsunuz yine olmuyor” diyor. Rotech Motor şu anda 50-55 çalışanın bulunduğu, tamamen Türkiye’de ve yüzde 100 kendi bünyesinde üretim yapan bir firma. Alüminyum enjeksiyondan, plastik enjeksiyona, preshaneden, bobinaj grubuna entegre bir şekilde tüm parçalar Rotech Motor bünyesinde üretiliyor.

“Dünyada her nerede motor kullanan fırın, buzdolabı, kombi fabrikası varsa hepsini biliyorum, hepsi de beni biliyor”

Recep, geçen 5-6 yılda toplamda, 15-16 ülkeye 260’ın üzerinde uçuş yaptığını söylüyor. Şu anda dünya pazarını avucunun içi gibi bildiğini de sözlerine ekliyor. “Dünyada her nerede motor kullanan fırın, buzdolabı, kombi fabrikası varsa hepsini biliyorum, hepsi de beni biliyor. Her yıl ciromuzu ikiye katlıyoruz. Bu yıl üçe katlıyoruz” diyerek devam ediyor.

Rotech Motor’un iş süreçleri şöyle ilerliyor. Bir müşterine numune veriliyor. Bunun ömür testleri altı ay sürüyor. Testten sonra satın alma departmanına iletiliyor ve 3-4 ay süren fiyat pazarlıkları başlıyor. Sonra planlama departmanına geçiyor. Yani bir müşteriyi edinme süreci bir yılı buluyor.

Recep işinin yüzde 50’sinin makineleri ve ekibi kurmak diğer yüzde 50’sinin ise müşteriyi ikna edebilmek olduğunu belirtiyor. Bir tarafın eksik kalması halinde ilerlemenin ve gelir elde etmenin mümkün olmayacağını sözlerine ekliyor.

Rotech Motor’un 15 ülkede müşterileri var. Türkiye’de; Kumtel, Simfer, Vestel vb. gibi sektörün en büyük firmaları müşterileri arasında. Yurtdışında ise; Rusya’dan Avrupaya, Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya geniş bir yelpazade müşteri gruplarına her ay 100.000’in üzeri motor sevkiyatı yapılıyor. Rusya’da Gazprom’un fırın fabrikaları, Mısır’ın en büyük fabrikalarından biri olan Universal, İtalya’nın tüm satış sonrası pazarı Rotech Motor’un müşterileri arasında yer alıyor. Çin ise başlı başına Rotech Motor’un en büyük rakibi.

“Üniversite bir çevredir, bir kültürdür”

Üniversiteden uzun sürede mezun olduğunu belirten Recep, okulu başarıyla bitirmenin kendisi için bir öneminin olmadığını söylüyor. “Sınıf arkadaşlarım çok güzel maaşlarla çalışmayı hayal ettikleri şirketlerde çalışıyorlar, benim en az 10 tane personelimin maaşı onların maaşından daha yüksektir. Yani akademik ilerlemeyecekseniz üniversite aslında bir çevredir, bir kültürdür, o kültürü aldığınız sürece dersteki başarınız çok da önemli değil” diyor. 15 yaşından beri piyasanın içinde olan biri olarak da girişimcilik ile ilgili etkinliklerin kendisi için katma değer sağlayan bir yanı olmadığını ifade eden Recep, girişimciliğe yeni başlayacak insanlar için bunların daha yararlı olabileceğini sözlerine ekliyor.

“Girişimcilikte bireysel çaba önemli”

Bireysel çabanın önemine değinen Recep “Altı senelik bir süreçte 50 kişilik personele, 15 ülkeye ihracat yapan bir şirket haline geldik, cirolarımız her yıl ikiye katlıyor, bu sene üçe katladı” diyor ve bunu sadece bir ürün grubu ile gerçekleştirdiklerini, yeni dört ürün grubunu daha piyasaya çıkartacaklarını sözlerine ekliyor. Şirketin, 10 kat 20 kat büyüme potansiyeli olduğunun altını çiziyor.

Girişim kurarken çevresinde tecrübeli insanlara danışan Recep, danıştığı insanların “Taşı oymaya devam et. Bırakırsan onların hepsi çöp olacak, ama odaklı bir şekilde taşı oymaya devam edersen, aynı işe devam edersen başarıya ulaşacaksın” demişler. Bu sözler Recep’i zorlu süreçlerde ayakta tutmuş. Birçok girişimcinin 3-4 sene sonra vazgeçip kurumsal hayata döndüğünü söyleyen Recep, girişimcilikte dayanıklılığın öneminin altını çiziyor.

Recep’in girişimcilik macerasında aile tarafında elde ettiği en büyük başarı, ailesinden mini sermaye desteği alabilmek olmuş. Genel Cerrah olan babası kurumsal bir şirkette çalışmasını istese de Recep 20’li yaşlardan itibaren girişimcilik tavrını çok net olarak ortaya koyduğu için geri adım atmayacağını anlamışlar. Recep ailesinden aldığı mini sermayenin haricinde TÜBİTAK’tan bir destek almış. Bunların dışında bir yatırımcısı olmamış.

Şu an için de bir yatırımcı arayışı olmadığını belirten Recep “Ürünlerim de müşteri grubu da çok kuvvetliydi, dünya pazarı da büyük bu anlamda. Ürünüm ve satışlarım beni ileri doğru sürükledi dolayısıyla bir yatırımcıya gerek kalmadı. Yeni ürünlerle hani çok daha başka kapılar açılacak. Belki melek yatırım seviyesinde değil de, venture capital seviyesinde şirketi komple satmayı düşünebilirim” diye devam ediyor. Gelecek iki yılda da şirketi dörde katlamayı hedefliyor.

“Günün her saati takipte olmak gerekiyor”

Girişimciliğin zorlu taraflarından bahseden Recep, tüm dünyadan müşterileri olduğunu söylerken, günün her saati takipte olmaları gerektiğini de vurguluyor. Mesela Ortadoğu’da haftanın ilk iş günü Arap ülkelerinde Pazar, İran’da cumartesidir. “Haftanın 5 iş günü Türkiye’de çalışırım ben, cuma akşamı uçağa binerim. Türkiye’nin hafta sonu, Ortadoğu’nun hafta başıdır. Bu nedenle haftanın yedi gününü tam mesai geçirdiğim çok aylar oluyor” diyor.

Bu yoğunlukta kendisine vakit ayırıp ayıramadığını sorduğumda “Artık çay içmeye vakit bulabiliyorum” yanıtını veriyor.

“Her bir girişim, girişimciliğin çeşitli basamaklarını oluşturuyor”

Recep girişimci olmak isteyenlere de tavsiyeler veriyor. Her bir girişimin, girişimciliğin çeşitli basamaklarını oluşturduğunu söylüyor. Kimisinden ortaklığın ne demek olduğunu, kimisinden nakit akışının ne demek olduğunu, kimisinden yanlış ürüne oynadığımızı, kimisinden hangi ülkelere gidip, hangi ülkelere gitmemiz gerektiğini öğrendiğini belirtiyor. Yapılan işle ilgili detayları bilmenin önemine değinen Recep, “Nişantaşı’nın kafelerinin hangisinde ne var ben hiç bilmem ama ben gidin Rusya’da Gazprom’un içindeki fırın fabrikasındaki bütün herkesi tanıyorum. Mısır’da hedefimde 13 tane fabrika var, bunlardan 9 tanesi Rotech Motor denildiğinde bilirler. Tunus’taki tek buzdolabı üreticisinin ana tedarikçisi Rotech Motor’dur. Fas’taki fırın fabrikaları motorlarını Rotech Motor’dan alır. Libya’dan Bulgaristan’a, Belarus’dan İspanya’ya birçok ülkede bir çok firma ile iletişim ve satışlar devam ediyor. Satışta network çok önemlidir” diyor.

“Doğru ürünü bulup orada ısrar etmek gerekiyor”

Girişimcilerin başarısız olması durumunda doğru üründe ısrar etmeleri gerektiğini söylüyor. Ürünün doğruluğunun ise üçüncü yıldan sonra anlaşılabileceğini sözlerine ekliyor. “Birçok insanın üç sene, dört sene boyunca o üründe ısrar edebilecek zamanı, aklı, fikri, finansal imkânı olmuyor. Yanlış yönlendirmeler sonucunda ürün doğru olsa bile yeterli ısrar olmayınca sonuç gelmiyor. Yanlış üründe ısrar etmek de tehlikeli, bir ürünün doğru olup olmadığını anlayabilmek lazım. Doğru ürünü, doğru ürün grubunu bulup orada da ısrar etmek gerekiyor” şeklinde devam ediyor.

“Ortalık kurup ortaklığın ne demek olduğunu bilmeleri gerekiyor. Özellikle şu an ortak bir yapıda devam etmiş olsaydık çok zor olurdu, işler bu kadar hızlı gitmezdi, çünkü çok fazla konuda karar vermemiz gerekiyor, her insanın düşünce yapısı farklı. Verdiğiniz her doğru veya yanlış karar bir sonraki hamlenize direk etki ediyor. Mesela bir şirketi 40 sene baba tek yönetebiliyor dört oğlu var altında, baba öldüğünde birinci senenin sonunda şirket batıyor. Dolayısıyla, belirli bir otoritenin, bir akıl kaynağının veya tek bir komutan olduğu zaman işler bir bütünlük halinde daha iyi gidebiliyor” diyor.

Bilgiyi sevdiğini, meraklı olduğunu söyleyen Recep, Sabancı Üniversitesi’ne ilk başladığında özellikle birinci ve ikinci sınıftaki tarih fen matematik alanındaki temel genel kültür derslerinin, özellikle dünya tarihi, Türkiye’nin son 200 yıl tarihi derslerinin çok ilgisini çektiğini söylüyor. Hatta Einstein’ın Rölativite ve astronomi dersleri bile almış. Sabancı Üniversitesi’nin bu yönünü beğendiğini söylüyor. Üniversite öğreniminin yanı sıra reel hayatta da tecrübe kazanılması gerektiğini savunan Recep, mekatronik programında öğrenim gören öğrencilerin, özellikle de girişimciliğe kafa yoran kişilere yüksek teknoloji ürünlerin nasıl piyasaya çıkartılacağı, ve seri üretime geçerken karşılaşılacak problemlerle somut bir şekilde nasıl çözümler sunulacağı konusunda edindiği tecrübelerini paylaşmaktan çekinmeyeceğini, Rotech Motor’a gelerek yüksek hızlı pres gruplarında rotor stator kalıplarının nasıl çalıştığını, alüminyum ve plastik kalıp ve enjeksiyon baskıların nasıl yürütüldüğünü, bobinaj gruplarını, amaca yönelik makinaların nasıl tasarlanıp seri üretimde kullanıldığını tüm süreçleriyle bir motorun entegre bir şekilde nasıl üretilebileceğini görebileceklerini sözlerine ekliyor.