Silikon Vadisi’ni Farklı Yapan Ne?
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mikroelektronik Mühendisliği 2005 lisans, Sanayi Liderleri Elektronik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimi 2007 yüksek lisans mezunumuz Ergi Şener Silikon Vadisi'ni değerlendiriyor.
Silikon Vadisi tartışmasız bir şekilde dünyanın teknoloji başkenti, artık neredeyseinovasyonla eş anlamlı olarak kullanılan bir terim. Bölge, Dünyanın en yenilikçi, en değerli, en yıkıcı teknoloji şirketlerinin merkezlerinin adresi olmasının yanında; dünyadaki en fazla risk sermayesi şirketlerine ve mühendislik alanında önde gelen üniversitelere de ev sahipliği yapmakta. Tüm bu partilerin birbirleri ile etkileşimli ve birbirinden beslenecek şekilde faaliyetlerini sürdürmelerine olanak sağlayan bir ortam sağlamakta, Silikon Vadisi. Her yıl, pek çok üst düzey yönetici ve devlet adamı, Vadi’yi ziyaret ederek, bölgeyi farklı kılan unsurları yerinde gözlemlemeyi ve kendi ülkelerinde, şirketlerinde bu modeli uygulamayı hedefliyor. Ancak, sürekli örnek almasına rağmen, şu ana kadar Silikon Vadisi’nin benzeri ortaya çıkmadı.
Hani bir söz vardır: “Havasından mı, suyundan mı, yoksa toprağında mı?” deriz ya… Acaba bununla mı ilgili? Yoksa Vadi’deki insanların genetik özellikleri mi farklı? Genetik olarak üstün bir ırka mı sahip Silikon Vadisi?.. Açıkçası, havayla, suyla, genetikle, iklimle ya da güzel binalarla de ilgili değil, bu farklılık… Dünyanın dört bir yanından (Türkiye’den de dahil) pek çok eğitimli, donanımlı insan her sene Silikon Vadisi’ne beyin göçüne devam ediyor ve gidenler oranın dinamiklerine, iş yapış biçimine ve kültürüne ayak uydurmak zorunda kalıyor; aksi takdirde, sistem uyum sağlayamayanları çok hızlı bir şekilde ayıklıyor. Kısacası, işin sırrı, uygulanan ve kalıcı olarak da üzerine katılarak devam eden birkaç davranışsal özellikte saklı… Bu özelliklerin her biri kendi içinde küçük görülebilirken, birlikte ele alındığında Silikon Vadisi’nin üstün rekabet avantajını ortaya çıkarıyor ve taklit edilemiyor… Bu nedenle, iyimser yöneticiler, Silikon Vadisi’nden eve döndüklerinde, gördükleri yüzeysel değişiklikleri uygulamaya çalışırken, bu çabalar ne yazık ki bir şeyleri değiştirmeye yeterli olmuyor…
Temmuz ayının son iki haftasında Facebook, Amazon, Google, Netflix, Poynt gibi teknoloji alanında OTT (Over the top - alanında öncü) olarak nitelendirilen firmalar ile bir takım görüşmeler ve işbirlikleri gerçekleştirmek için ziyaret ettiğim Silikon Vadisi’nin farklı özelliklerine ilişkin görüşlerimi Alex Crompton’un The Start-up’da yayınlanan bir makalesinden de yararlanarak paylaşmak istedim.
Vadi’nin Anlaşılamayan Özellikleri
Vadi’de işe yarayan şeyler, başka bir yerde Vadi’deki gibi işlemiyor!.. Parayla gerçekleşebilecek olan ve Silikon Vadisi’nin kopyalanabilecek özellikleri ülkemiz dahil pek çok yerde deneniyor:
- Ortak çalışma alanları (co-working space), inkubasyon merkezleri, inovasyon laboratuvarları kurmak;
- Start-up hızlandırıcı programları, melek yatırım ağları ya da VC (resik sermayesi) fonları oluşturmak;
- Hibeler, krediler ve bir takım teşvikler sağlamak;
- Meet-up’lar, inovasyon konferansları düzenlemek;
- Fikri mülkiyeti ortaya çıkaracak, koruyacak ve çoğaltacak farkındalık oluşturmak;
- vb…
Tüm bunlar gerçekleştirilse de, Silikon Vadisi’yle aynı sonuçlar ortaya çıkmıyor. Şunu unutmamak lazım: Para, iyi girişimleri belli bir noktaya geldikten sonra satın alabilir; ancak doğru fikirleri ortaya çıkarma, düzgün bir şekilde destekleme ve fikirleri şirketleştirme konusunda para tek başına yeterli değil… Aslında durum açık, hiçbir yatırımcı, ortada olmayan bir girişime yatırım yapamaz… Ekosistemi çok iyi start-up lar olmadan inşa etmeye çalışmak, Facebook'u kullanıcılar olmadan büyütmeye çalışmak gibi. Bu nedenle, iyi fikirler, iyi start-up lar olduğu takdirde, para çok önemli bir katalizor haline geliyor, ancak aksi takdirde paranın tek başına bir önemi bulunmuyor (Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin anlaşılamayan temel problemlerinden birini de bu oluşturmakta). Silikon Vadisi’nin, dünyanın en iyi start-up larına sahip olduğunu başta ifade etmiştim (Apple, Google, Facebook, Twitter, Uber, Tesla, Intel, vb…)
Sebep - Sonuç İlişkisi
Bu noktada, ekosistemin önemine geliyoruz. Biz genelde ekosistem deyip geçeriz, ancak Silikon Vadisi’ni doğru bir şekilde yorumlamak için, bu konunun da üzerinde durmak ve detaylı olarak düşünmemiz gerekiyor. Büyük start-up’lar ekosistemleri desteklemek için ortaya çıkmıyor… Büyük fikirleri, iyi start-up’ları desteklemek için ekosistemler ortaya çıkıyor…Yani işler iyi gitmeye başladığında, ekosistem devreye giriyor… Ekosistemler, ortak çalışma alanları kurmak veya konferanslar düzenlemekle de olmuyor, “ekosistem bir kolektif hafıza” şeklinde gelişiyor…
Her şey insan kaynağında gizli…
Peki şu sorunun cevabını nasıl vermek gerekir: İyi bir start-up’ı nasıl başlatmalıyız?…
Silikon Vadisi’nde bir start-up değerlendirilirken en önem verilen etmen takım. İyi start-up lar ortaya çıkarmak için iyi insanlarla işe başlamanız gerekiyor. Silikon Vadisi’nde de insanlar dizüstü bilgisayarları ile çalışıyor, ancak önemli olan bilgisayarın arkasında kimin oturduğu… Dünyanın en seçilmiş, en donanımlı insan kaynağını çekecek şekilde bir cazibe merkezi haline geldiğinden dolayı, Vadi’de “olanaksızlık” diye bir şey de bulunmuyor. Bununla birlikte, her şey günlük gülistanlık değil tabi ki. Dünya standartlarının üzerindeki, en kalifiye insanlar bile, start-up’larında çoğunlukla başarısız olabiliyor. Sonuç alabilmek, başarılı olabilmek için çok fazla deneme gerçekleştirmek gerekiyor. Şunu hiç unutmamak gerekiyor, dünya standartlarının üzerindeki insanlar bile kurdukları girişimlerinde çoğunlukla başarısız oluyorsa, normal insanların vay haline… Bu nedenle, takım çalışmasının önemi Vadi’de özümsenmiş durumda, insanlar biraraya geldikçe, eksikler giderilmekte ve bireysel başarısızlıklar, grup başarıları tarafından gizlenmekte…
Vadi’de start-up için yapılan tanım da oldukça farklı. Start-up, en basit bir şekilde şöyle tanımlanıyor: “Farklı bir gelecek inşa etmek üzere, bir plan üzerinde anlaşmış en küçük insan topluluğu.”
Statükoyu Sorgulama
“Çalışan bir sistemi asla değiştirme” anlayışı Silikon Vadisi’nde geçerli değil. Vadide hemen her şeye yönelik şüpheci bir bakış açısı ile detaylı sorgulama gerçekleşmekte, bu da yeni girişimlerin temelini oluşturuyor. Statükoyu sorgulayarak kendimizi yeni keşifler yapmaya, potansiyel olarak süreçleri iyileştirmeye ve yenilerini yaratmaya yöneltiyoruz. Bu süreç, kesinlikle, birine veya bir kuruma saygısızlık değil, aksine insanlığa yararlı olacak, daha iyi fikirleri hayata geçirmek için bir saygı göstergesi olarak değerlendirilmekte.
Fikir paylaşımının desteklenmesi
Kendimizi eleştirmemiz ve objektif bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. Ülkemizde, yeni fikirleri değerlendirirken tepkilerimiz genellikle eleştirel, ahkam kesmek üzerine ve neredeyse “ne aptalca bir fikir, asla işe yaramaz!” şeklinde bir düşünce ile karşımızdakinin moralini bozmaya yönelik oluyor nedense… Karşımızda, o fikre yıllarını vermiş insanlar bile olsa, fikri paylaştığı anda kendimizi uzman yerine koyarak, “fikrin neden kötü olduğunu” ispat derdine giriyoruz ve ne yapılması gerektiğine dair kendimizce tavsiyeler veriyoruz. Silikon Vadisi’nde multi-milyarder girişimciler ya da çok büyük fonları yöneten risk sermayesi yöneticileri bile, karşılarına gelen kişileri, “ben bu kişiden yeni ne öğrenebilirim, anlatılanlar bakış açımı değiştirebilir mi”, ya da "anlatılan dünyayı değiştirebilir mi, yıkıcı bir etki yaratır mı” şeklinde bakıyor. Bu şekilde, bir fikir bir çakıl taşından bir kayaya ve daha sonra da bir altın külçesine dönüşüyor…
Bizler de, yeni bir fikri dinlerken, hemen yorum yapmaktansa, kendimizi tutup, biraz daha objektif düşünerek, karşımızdakinin fikri hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışmalıyız. Bu fikirle nelerin yapılabileceğine, ya da nelerin farklı yapılabileceğine kafa yorarak, fikri çürütmektense, zenginleştirmeye çalışmalıyız. Bu yaklaşım, herkes için, dahası toplum adına da daha yararlı sonuçlar verecektir.
“Fail smart” yaklaşımı
Silikon Vadisi, yeni pazarlar yaratan inovasyon süreçlerinde hatalar olabileceğinin, yanlış yollar denenebileceğinin farkında. Bu nedenle, Vadi’nin en inovatif olarak gösterilen şirketleri “hızlı” (fail fast) ve “akıllı” failure ı (fail smart) tolere edebiliyor. Her seviyede başarısızlığın göze alınabilmesini ve sürekli araştırmanın desteklenmesini sağlayan kültürü oluşturan firmalar daha esnek ve sağlam ilerleyebiliyorlar.
Büyük resmi baştan görebilmek
Silikon Vadisi’nde bir fikir paylaşıldığı anda ya da bir şirket kurulduğunda, hangi aşamalardan geçilerek, nasıl bir hedefle ilerleneceği ve sonunda ne olacağı baştan planlanıyor ve tüm partiler bu ortak hedefte, adım adım, büyük resmi tamamlamaya çalışıyorlar. Silikon Vadisi’nin oyuncuları yaptıkları işleri birer sanat icra edercesine gerçekleştiriyor ve resmin nasıl yapılacağını da gayet iyi biliyorlar, resmin ana fikrinin önenimi de… Bazen, ilk başta planlananla, sonunda ortaya çıkan resim farklılık gösterebiliyor, ancak bu değişiklik sürekli özgünlük, orjinallik beklentisi ve fark yaratma arzusundan ortaya çıkıyor.
Peki Silikon Vadisi benzeri bir yapı oluşturulabilir mi?
Her şeyden önce Silikon Vadisi bambaşka bir kültür ve zihniyeti temsil ediyor. Silikon Vadisi’ni taklit edilmesi zor yapan temel unsurlar, Vadi’nin bir başkaldırı kültürü üzerine inşa edilmiş olması, bu kültürün temelinde yer alan fikirler, idealler ve ekosistemin uçtan uca birbirini doğru bir süreçle desteklemesinden kaynaklanmakta. Steve Jobs, Silikon Vadisi’nin gelişimini şu şekilde anlatıyor: “Silikon Vadisi’ni mühendisler inşa etti. Sonradan, bu mühendisler, pazarlamayı, iş süreçlerini ve diğer pek çok yönetim süreçlerini öğrendiler, fakat tüm bunların dışında iş yapışlarında her zaman gerçek bir inancı temel aldılar. Onlar, kendileri gibi yaratıcı, zeki diğer insanlarla birlikte çalışarak, insanlığın sorunlarını çözebileceklerine inanıyorlardı…”
Steve Jobs’dan sonra da bu durum değişmedi. Günümüzde, Steve Jobs’un ikonik inovasyon liderliğine en büyük aday haline gelen Elon Musk da Silikon Vadisi şirketlerinin iş yapış tarzını, kendi tarzı ile, oldukça somut bir biçimde gözler önüne seriyor: İyimserlik, kötümserlik bunları geçin, biz bunu yapacağız… (Optimism, pessimism f… that, we are going to make it happen…)
Hal böyleyken, Silikon Vadisi’ni, uzaklardan anlamaya çalışıp, kopyalama çabası komik sonuçlar vermekten öteye gitmiyor. Silikon Vadisi zihniyetini öğrenmek ve uygulamaya çalışmak mümkün. Bu zihniyeti ve kültürü anlamak, doğru yorumlamak ve somutlaştırmak Size kalmış…