Peki Zeki Müren de bizi duyacak mı?
Zeki Müren'in yeri sizde çok ayrıysa, sesini ilk kez duyduğunuz anı, onu televizyonda ilk defa izlediğinizde hissettiklerinizi hatırlıyorsanız veya birilerinin gözleri en çok da o söylerken doğuyorsa gecelerinize, Amerika'da belgesel yönetmenliği yapan Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı 2009 mezunumuz Beyza Boyacıoğlu'nun son calışmasını deneyimleyin.
Proje kapsamında hizmete giren Zeki Müren Hattı'nı arayıp onunla ilgili anılarınızı anlatabilir, anlatanlarınkini dinleyebilir ve kendinize 'Sanat Güneşi' ile dolu bir an yaratabilirsiniz.
0212 988 02 08 numaralı hattı aradığınızda, Zeki Müren tüm zarifliğiyle ‘alo buyurun’ diyor size. Bundan sonrası size kalmış; dilerseniz onun Paris Geceleri kostümünün aklınızdan çıkmadığından bahsedin, isterseniz hayatınızdaki önemini anlatın. Onu sahnede izleyebilmişseniz ne kadar şanslı olduğunuzu bildiğinizi de söyleyebilirsiniz, hangi şarkılarını dinlerken kendinizden geçtiğinizi de. Hangi filminin favoriniz olduğunu, o filmi kaç kere izlemiş olduğunuzu, hatta repliklerini ezberlediğinizden de bahsedebilirsiniz. Bir şarkısını seslendirmek isterseniz o da olur. Yok ben bunları yapamam derseniz, hattı arayıp Zeki Müren ile ilgili paylaşımlarda bulunanların mesajlarını da dinleyebilirsiniz.
Zeki Müren Hattı, mezunumuz Beyza Boyacıoğlu’nun üç aşamalı bir projesinin bir ayağı. Şu anda MIT’de Karşılaştırmalı Medya Çalışmaları bölümündeki Open Documentary Lab grubunda araştırma asistanı olarak çalışan Beyza, Amerika’ya altı sene önce, New York’daki School of Visual Arts’da Computer Art MFA programına kabul olduktan sonra taşınmış. Bu süre boyunca video sanatı ve video yerleştirmesi üzerine çalışırken, dilin imkansızlığı ve çevirinin yetersizliği üzerine yoğunlaşmış. Mezuniyetinden sonra UnionDocs belgesel merkezinde misafir sanatçı olarak bulunan Boyacıoğlu’nun, Sebastian Diaz ile birlikte çektiği ve Brooklyn’in Williamsburg mahallesindeki son Porto Riko sosyal kulübünü konu edinen ‘Toñita’nın Kulübü’ belgeseli MoMA, PS1 ve Anthology Film Archives gibi pek çok festival ve sergide gösterilip, ödüller kazanmış. Aynı dönemde Albert Maysles’ın kurduğu belgesel merkezinde çalışan Boyacıoğlu, Zeki Müren projesini iki sene önce MIT’de başladığı yüksek lisans programındaki araştırmasının bir parçası olarak konumlandırmış.
'BİR NEVİ DEDEKTİFLİK'
Üç ayağı olan Zeki Müren projesinin akademik araştırma olan birinci parçası Zeki Müren’in farklı medya mecralarını beceri ile kullanarak, geleneksel bir toplumun içinde aykırı bir efsane inşa edişini ele alıyor. Zeki Müren’in 50’lerin başındaki tek kitle iletişim aracı olan radyoyu kullanarak meşhur olması ve sonralarında her mecrayı o dönemin gereklerine göre dönüştürmüş olması Boyacıoğlu oldukça önem taşıyor. Boyacıoğlu, ‘Zeki Müren, Türkiye’nin toplumsal, siyasal, kültürel olarak ve kitle iletişimi açısından büyük dönüşümlerden geçtiği otuz küsur senede, ülkenin en meşhur ve en aykırı pop yıldızıydı. Çünkü o, dönüşümleri ve kendi manevra alanını iyi kavramıştı. Ben de Zeki Müren’in farklı platformlardaki üretimine bakarak bir nevi detektiflik yapıyorum ve neyi ne zaman nasıl ve neden yaptığı üzerine kafa yoruyorum’ diyor.
Projenin ikinci kısmı ise bir belgesel. Zeki Müren’in söz konusu dönüşümlerinin bu defa arşiv malzemelerini gözler önüne seren belgeselin araştırma aşamasında Türk Eğitim Vakfı ve TRT’nin kendisine çok yardımcı olduğunu söylüyor Boyacıoğlu. ‘Belgeselde ele almak istediğim bir diğer konu Zeki Müren’in imgesinin ve sanatının bugün belirdiği mekanlar ve mecralar, yani Zeki Müren’in attığı taşın bugün yarattığı dalgalar.’ diyen Boyacıoğlu, hala Zeki Müren programları yapan TRT Radyosu, Bodrum’daki Zeki Müren korosu, Zeki Müren’in imgesinden ilham alan çağdaş sanat eserleri, Zeki Müren şarkılarını remiksleyen veya yeniden düzenleyen genç müzisyenler, Onur Yürüyüşü’nde Zeki Mürenli pankartlar açılmasını bu dalgalara birkaç örnek olarak sunuyor.
'DÜNYADA BENİM GİBİ OLAN BİR BEN BİR DE ZEKİ MÜREN VAR SANIRDIM'
Zeki Müren Hattı’nı ise hem akademik araştırmayı hem de belgeseli besleyecek bir sözlü tarih çalışması olarak tanımlıyor Boyacıoğlu ve ekliyor; ‘İnsanlar 0212 988 02 08 numarasını ücretsiz olarak arayıp, anonim bir mesaj bırakabilirler. Bu basit, katılımcı yöntem sayesinde, Zeki Müren başlığı altında bir toplumsal bellek veri tabanı oluşuyor. Mesela, arayıp gazino anılarını anlatanlar var. Bu hatıralar, bugün kayıp olan bir kentsel mekânı ve o dönemin kültürel yaşamını deşifre etmek için değerli bir kaynak olabilir. Arayanlar arasında, benim gibi, 80ler ve 90larda çocukluğunu yaşamış bir kitle var. Belli ki ağdalı diline ve aşırı hüzünlü şarkılarına rağmen Zeki Müren çocuklar için fantastik ve merak uyandırıcı bir kişilikti. İlginç değil mi? Queer bir birey olarak büyürken, “dünyada benim gibi olan bir ben bir de Zeki Müren var sanırdım” diyenler var… Zeki Müren Hattı’nı elimden geldiğince açık tutmayı ve katılımı devam ettirmeyi planlıyorum.’
Beyza Boyacıoğlu’nun Zeki Müren’i projesine özne olarak seçmiş olmasının sebebi ise anneannesi. ‘Anneannem Zeki Müren hayranı. Onun şarkılarını dinleyerek ve kliplerini TRT’de izleyerek büyüdüm ben’ diyen sanatçı, akademik araştırmanın bir parçası olarak Zeki Müren’in dili kullanışını ele alacağını ancak bunun daha önceki çalışmalarıyla ilişkisi olmayacağını söylüyor.
'TELEFON ANALOG VE DAHA NOSTALJİK'
Zeki Müren Hattı ücretsiz. Geçtiğimiz Temmuz’da açılmış ve MIT’deki Center for Civic Media isimli laboratuvarın tasarımı olan Vojo isimli bir sistemle çalışıyor. Bu sistem üzerinden açılmış bir hesaba dünyanın herhangi bir yerinden, yerel bir numara yönlendirilebiliyor. Bırakılan mesajlar Vojo’nun websitesinde birikiyor. Boyacıoğlu, mesaj bırakılmasını bir telefon numarası üzerinden yapmayı tercih etmesinin sebebini internete erişimi olmayan veya kullanmayı tercih etmeyen kesimlere de ulaşabilmek olarak açıklıyor ve telefon hattı kullanmanın Zeki Müren’in dönemini hatırlatan analog ve nostaljik hissinin de projenin ilgi çekiciliğini artırdığını düşündüğünü söylüyor.
‘Zeki Müren de bizi duyacak mı?’ başlığı ise tahmin edildiği gibi, televizyonun popülerleştiği yıllarda çokça söylendiği anlatılan “Zeki Müren de bizi görecek mi?” esprisine bir gönderme ancak bununla sınırlı değil. Başlığın, Müren’in zamanın mecralarını interaktifmişçesine kullanmasına atıfta bulunduğunu söyleyen Boyacıoğlu, 1984 yılbaşı programında parmağını kameraya, yani evindeki izleyiciye doğrultup ”Gülünüz! Siz de gülünüz!” demesi veya gece yayınlanan radyo programını uzun yol şoförlerinin dinlediğini bildiği için ”Gözünüz yoldan, kulağınız benden ayrılmasın” demesi bu yalancı ama oyuncu interaktifliğe birer örnek olarak sunuyor.
Zeki Müren Hattı’nın asıl açılışını 18 Aralık’ta SALT’ta yapan Beyza Boyacıoğlu bu ara sosyal medya üstünden ve el broşürleri dağıtarak hattı duyuruyor. Bugüne kadar kaydedilen 30 kadar hikaye www.zekimurendebiziduyacakmi.com adresi üzerinden yayınlandı ve dinlenebilir durumda. Facebook’ta 3 bine yakın takipçisi olan Zeki Müren Hattı’na ilgi önümüzdeki günlerde çok daha büyük olacağa benziyor.
Haber kaynağı: Radikal