Bilinen başarı hikayelerinden değil anlatacaklarım. Maddileştirilmiş ve yüzeyselleşmiş başarıları kenara bırakıp kişiliği vurgulayan çok daha farklı bir hikaye anlatmaya çalışacağım birazdan. Üniversitemde edindiğim alışkanlıklarıma değinecek, yılları içinde kazandığım insani değerleri özümseyen kişiliğimi, onu oluşturmanın başarısını yazacağım az sonra gelişecek cümlelerde.
Bir insan düşünün ki makine olmuş durmaksızın çalışıyor, çevresinin yarattığı tüm değer yargılarını yaptıklarında arıyor, kendini bir kağıt ile anlatıp başarılarını sistemlerin yargısına ve onayına sunacağını düşünüyor. Ancak üniversitede okuma alışkanlığı kazanıp derin bir bilgi dünyasına dalıyor ve kaçınılmaz olanı, değer yargılarını sorgulamaya koyuluyor. Alınacak itibar veya unvanların büyüsünden kurtulduğu an farklı bir amaç olduğunu hissetmeye başlıyor. Sosyal yardım peşinde koşup bambaşka insanlar tanıyor, yardımda bulunabildiğini hissediyor. Gülümsemenin ne kadar önemli olduğunu anlıyor. Bir günde birçok defa görmüş olduğu insana aynı sıcak selamı veriyor. Arkadaşları ile birlikte çalışıyor. Paylaşmanın kaybetmek değil mutluluk getirdiğini anlıyor. A'dan Z'ye her türden insan ile sohbet ediyor ayrım yapmaksızın. Asla tembelleşmiyor. Her seferinde limitlerini ve kapasitesini zorluyor, diğerlerinin atadığı başarı simgelerine bağlı kalmadan. İstediklerini anlamaya çalışarak peşlerinde koşuyor. Dürüst olmayı tercih ediyor tercihlerini belirtirken. Konuşmadan önce insanları dinliyor, gözlemlemeyi ve ders çıkartmayı öğreniyor. Söylenen her söze değer veriyor, olumlu veya olumsuz olmalarına aldırış etmeden. Doğru bir insan olmaya çaba sarf ediyor her gün, tüm bilinci ve içtenliğiyle, önüne sunulmuş olanakları yerinde kullandığına mutlulukla bakarken.
Hayata dört kolla sarılmayı öğrenme şansını elde etmek, bu inancı her gün biraz daha ileriye taşımak iyi bir başarı hikayesi olarak düşünüyor. ‘İşte benim “sıra dışı” hikayem’, diye haykırıyor.