Saygıdeğer hocalarım, sevgili arkadaşlarım ve değerli misafirler;
Sabancı Üniversitesi 2009 yılı Mezuniyet Günü'ne hoş geldiniz.
Hayatta paylaştıkça artan iki önemli şey vardır. Bunlar biri sevgidir, diğeri ise bilgidir. Öncelikle, sevgimi ve bilgimi arttırdığım üniversitemin kurucusu, Sayın merhum Sakıp Sabancı'yı şükranlarımla anıyorum.
Sizlerle, rahmetli dedem Ali Çalışkanoğlu'nun bana anlattığı bir anısını paylaşarak konuşmama başlamak istiyorum. Dedem ve rahmetli Hacı Ömer Sabancı Adana'da iki çalışma arkadaşı iken, işlerine yayan gider gelirlermiş. Çalışma aşkıyla yanıp tutuşan bu yoksul insanların, o zamanlar tek istediği iyi yaşamak ve geride güzel izler bırakabilmekmiş. Hayalleri bugün gerçek olan bu iki özel insanın, ben de bıraktığı izler hayatımı derinden şekillendirmiştir. Dedemin izi olan ben, şu an dedemin arkadaşı olan Hacı Ömer Sabancı' nın izlerini taşıyan üniversitede, bugün kendi izimi bırakmak ve kendi izlerini bırakacak arkadaşlarımı temsil etmek üzere buradayım.
Yaklaşık 24 yıllık hayat süremizin, 18 yılını okumaya, öğrenmeye, öğrendiğini paylaşmaya harcayan kişiler olarak, akademik dünyanın gizemli çekime çoktan girdiğimizi düşünüyorum. Sevgili Atamızın dediği gibi; "Kıvılcım olan sizler, alevler olarak geri dönmelisiniz" düşüncesini bir an bile unutmayarak, geleceğin başarılı bilim insanı adaylarından biri olarak sizlere sesleniyorum.
Bugün mezun olurken; alanlarında en iyiler olan saygıdeğer öğretmenlerimizden bir şeyler öğrenmenin gururunu ve sevincini yaşıyoruz. Hem öğrenci olmanın hem de öğreten insan olmanın keyfine vardığımız bu üniversitenin; imkanlarının ve çok alanlı eğitim esnekliğinin biz öğrencilere büyük bir rahatlık sunduğunu düşünüyorum.
Bizler, Atamızın manevi mirasım diye her zaman her yerde belirttiği, bilimin ve aklın yolunda yürüyoruz. Zamanın süratle işlediği; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışlarının değiştiği bu dünyada, asla değişmeyecek hükümlerin varlığını iddia etmenin, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olduğuna elbette katılıyoruz. Atamızın bıraktığı emanetleri ve gösterdiği yolları benimsemeyerek; akıl ve ilmin rehberliğini kabul ediyoruz.
Mustafa Kemal'in manevi mirasçılarından biri olarak; konuşmamı yine Ulu Önder'in sözleriyle sonlandırmak istiyorum:
" Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz.
Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek?
Yorulmamak olur mu?
Elbette yorulacaksınız!
Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakika da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk; her insan, her mahluk için tabii bir halettir, fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kudret vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlenmeden yürütür."
Yorulmadan yürümek için yola çıkan arkadaşlarımla bir gün bir yerlerde yollarımızın buluşması dileğimle, hoşça kalın.
Yollarımız açık, hayallerimiz umutlu ve gerçekçi, yüreklerimiz sevgi dolu yumuşacık olsun.
Canan Dağdeviren
- English
- Türkçe