Mezunlarla İlişkiler

Ebru Demir

Mechatronics Engineering, Phd

Sayın Misafirlerimiz,

Bugün burada bizlerle beraber olduğunuz için çok mutluyuz, hoşgeldiniz. Bu konuşmayı yapacak olmaktan dolayı çok heyecanlıyım, açıkçası sizlere daha önce duymadığınız ne söyleyebilirim bilmiyorum. O nedenle yeni olmasa da, daha çok tartışılması gerektiğini düşündüğüm bir konuya değinmek istiyorum.

Son yıllarda dünyada akademide ruhsal sağlığın kötüye gidişatı hakkında çalışmalar artmaya başladı. Türkiye’de bu konu henüz tartışmaya tam anlamıyla açılmış değil. Hepimizin akademideki yüksek standartlar ve rekabetçi ortam altında ezilmeye başladığımızı hissettiğimiz anlar olmuştur. Bilime katkıda bulunmak keyifli olduğu kadar zorlu da bir süreç. Belki bunu değiştiremeyiz, ama değiştirebileceğimiz bir şey var, o da bu şartlara nasıl yaklaştığımız. Bu rekabetçi ortamda aslında bizleri zorlayan daha çok çalışmak daha çok araştırmak değil bana göre; aslında bizlere kaldırılması zor bir yükün altındaymışız gibi hissettiren şey, “bilmiyorum” demenin bizleri başarısız yapacağını sanmamız, ve “yardıma ihtiyacım var” dediğimiz anda kendimizi ve herkesi hayal kırıklığına uğratacağımızı düşünmemiz. Bilmiyorum” dediğimiz anda korkmazsak muhteşem bir süreç başlıyor aslında, merak duygumuz devreye giriyor ve “bilmeye” giden yolda ilk adımı atmış oluyoruz. Yardım istemeye gelince: Denediğinizde göreceksiniz ki, size değer veren herkes, sizi olmak istediğiniz yere götürmek için seve seve elinden geleni yapacaktır. Burada dururken, sırtımda yanımda olmuş onlarca kişinin elini hissediyorum, ve bu bana inanılmaz bir mutluluk ve daha fazlası için umut veriyor. Akademideki yüksek standartlar olmazsa olmaz, ama etrafımızdaki insanlardan öreceğimiz destek mekanizmasının muazzam gücünü azımsamayarak, bunların altında ezilmemek elimizde.

Sayın hocalarımız: Buradayım ve beraber yapabiliriz demenizin bizim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. Lisans mezunlarımız: Özellikle Sabancı’da kalırsanız hatırlayın, hocalarımızın kapısında ünvanları bile yazmıyor, erişilmez değiller, olmak istemiyorlar ve kapıları her daim aralık. Lisansüstü mezun arkadaşlarım: Yolumuz uzun, ama bilmemekten artık korkmayalım. Ve hoca olduğumuzda biz de kapımızı açık bırakalım. Bilim insanları olarak önce birbirimize iyi bakarsak, bilgiyi paylaşır ve birbirimize destek olursak, kaygıların ötesine geçtiğimizde bilime katkıda bulunmanın tatminini daha büyük bir coşkuyla yaşayabileceğimize inanıyorum.

--

Dear Guests,

We are very happy to see you by our side today, welcome. I am very excited to address you, but frankly I have no idea if there is anything I can tell you that you haven’t heard before. Instead, I will focus on a topic that, in my humble opinion, deserves more of our attention.

Lately studies and discussion about degrading mental health in academia started to gain momentum. Unfortunately, this topic is not widely and openly debated in Turkey yet. Being in academia, we all have had moments when we felt like being crushed under the high standards and competition that comes with the territory. Contributing to science is as tough a process as it is a joyful one. It is unlikely for us to change that and make it easier, but we can change how we approach the hardships we encounter along the way. I refuse to believe that the main challenge is working harder or the research itself; but what makes us feel like the world is upon our shoulders is thinking that it defines us as an unsuccessful person when we say, “I don’t know”, or that it makes us a disappointment for ourselves and everyone else when we say, “I need help”. However, the moment we say, “I don’t know”, something incredible happens: We start to feel curious, and take the first step towards “knowing”. As for asking help: Once you try it, you will see that everyone that ever cared about you is there, willing to help you get where you want to be. Standing here, I feel the hands of many that helped me along my journey, and that fills me with immense joy and hope. High standards in academia are required, they must be there, but we can manage not to be crushed under them just by not underestimating the incredible power of the support mechanism we can build from loving people around us. 

Dear Professors: You are already aware that your saying “I am here, we can do it together.” is incredibly important to us. Dear Undergrad graduates: Remember this, especially if you plan to stay in Sabanci for your grad studies, our professors do not even put their titles on their doors. They are not unapproachable, they do not wish to be, and their door is always -literally- open. Dear fellow graduates: We still have a long way to go but let us walk it unafraid of not knowing. Let’s leave our doors open when we become professors one day. As scientists, if we take care of each other first, if we share our knowledge and wisdom, and support each other, I believe we will experience the joy of contributing to science at a whole new level, once we are void of apprehension.