“The Belly Dancing Kit” ve “Living İstanbul” adlı projelerin Fransa’da yapılan “Türkiye Mevsimi” etkinlikleri çerçevesinde sergilendi. Bu projelerin konseptlerinden ve oluşum aşamalarından bahsedebilir misin ?
Belly Dancing Kit, 2008’de New York Üniversitesinden Tom Igoe’nin verdiği workshopta çıktı ortaya. Konsepti Mustafa Bağdatlı ve Alp Tuğan ile beraber bulduk. Workshopta küçük bir prototipini yaptık. Sonra ben geliştirip, bugünkü haline getirdim. İşin temeli hepimizin içindeki oryantal içgüdüye dayanıyor. Fasıla çıktığımızda normalde ne kadar ağır başlı olursak olalım bir süre sonra kadehleri belimize takıp masaya çıkar halde buluyorduk kendimizi. Sonra insanları göbek atmaya teşvik eden bir şey çıksın istedik. Sonrasında üstüne düşününce, alışılagelmiş müzik-dansçı ilişkisindeki, dansçının müziği takip etmesini kırıp, müziğin dansçıyı takip etmesini sağlamaya çalıştık. Ama sonra içimizdeki işitsel estetik sebebiyle, insanların çalan müziğin asıl ritmine gelmeye çalıştığı çıktı ortaya. Çünkü zaten sesin ritmi değiştikçe ses bozuluyordu.
Living İstanbul ise, benim farklı sensör ve bilgi arayışımla çıktı ortaya. Son sınıfta elektrokardiogram (EKG) yapmıştım bir ders projesi olarak. Ordan yola çıktım. Kalp atışı bilgisi aslında birçok farklı anlam taşıyor. Yaşadığınızı kanıtlayan bir bilgi, ama aynı zamanda sizin kontrolünüz dışında. En başta bunu müzik için kullanılacak bir arayüz olarak düşünmüştüm. Sonra serginin konseptiyle birlikte evrilerek şu andaki halini aldı. Ben İstanbul doğumluyum. Bu yüzden metropol hayatının getirdiği yüksek ritm içime işlemiş durumda. Ama bunu da aslında İstanbul’da yaşayan insanlar yaratıyor. Herkes bir yerlere koşturuyor sürekli. Bu sırada da etrafta olup bitenleri kaçırıyoruz. Living İstanbul projesi loş bir odada sizin EKG elektrodlarını takmanızla çalışıyor. Yani projenin çalışması için dışarıdan bir kalp atışına ihtiyacı var. Sonrasında şehrin farklı sesleri (Pazar, trafik, müzik) belirmeye başlıyor. Bunlar da sizin kalp atışınıza bağlı olarak değişiyor. Yani farklı iki insan aynı sandalyeye oturduklarında farklı şeyler duyuyorlar.